19 Ocak 2011 Çarşamba

Gazetelerimiz

Osman Yüksel Serdengeçti

Bu milletin bir derdi var: bir değil bin derdi var!...
Fakat bu dertlerin başında, şu demokrasi devrinde Müslüman Türkün davasını benimseyen,onun derdini kendine dert edinen, onun isteklerini, ihtiyaçlarını dilegetiren bir tek, amma bir tek yevmi gazetenin bulunmayışı geliyor.
Bugün kelimenin hakiki manasıyla ortada 'Türk Matbuatı' diye bir şey yoktur.
Sadece Türkçe çıkan yahudi menşeli, yabancı ruhlu, yalancıhaber veren bir yığın basma kağıt tüccarı vardır.
27 yıllık, nefes aldırmaz, kopkoyu bir tiranlık devrini alkışlayan,gidene söğen, geleni övenler bunlardır. Zavallı Türk Milleti fakrü zaruretiçindeinim inim inlerken, meçhul şehidin kanı, kanıyla kurtardığı vatanı, namusu, şerefi, malı bu maksatlar için kullanılırken, ortalığı gül-gülistan gösteren bunlardır. Kıtalara, iklimlere sığmayan, dalgası Viyana surlarına vuran imparatorluğun kurucuları, tezlil ve tahkir edilirken; Hz.Peygamber içki masalarında, sarhoş ağızlarda 'Arap Mehmet' diye istihfaf olunurken, bir şehitler gaziler mücadelesi olan Milli Mücadele ve onun kurtardığı vatan, aziz Anadolu toprakları, Selanik dönmelerine, imansızlar saltanatına babalarının çiftliği gibi teslim edilirken; nice nice din uluları, ahlak kahramanları, vatanperver insanlar, meçhul şahıslar tarafından gece yataklarından kaldırılıp ve sürülüp, şafakla darağaçlarında sallandırılırken susan, susan değil, herzeler kusan, canileri, katilleri alkış tufanına tutan yine bu gazetelerdir.İçlerinden bir tanesi Akdenize düşse Akdenizi Karadeniz yapacak kadarkirli, mülevves olan bu adamlar ve takipçileri, şimdi birer vatanperver,hürriyet kahramanı, ahlak, seciye başbuğu kesildiler...Hangisini sayalım? Biri var: Mandacıdır, yahudidir!... Vatanı satılığa çıkarmıştır. İspatedilmiş tam 5 ihaneti vardır. 5 damgalıdır. Bir diğeri 6 damgalı... Gençliğinin kısmı azamını hamamda geçiren bu adam, yıllarca devletin resmi gazetelerinin başköşesine oturdu. Yazıları adeta milletin alın yazısı oldu. Ne yazdıysa kanun haline geldi. İmansızlar saltanatı yıkıldıktan sonra, şimdi üç gazetede Atatürkçülük ve inkilapçılık perdesi arkasında tahrikçilik yapmakta, gençliği çileden çıkarmaya çalışmaktadır. Günde yalnız ilandan 2000 lira alan mağrur, büyük bir gazete var. Bu gazetenin kurucusu hakkında bir hadiseyi nakledelim: Devir Atatürkdevri...Soyadı kanunu çıkacağı sıralarda bir sürü soysuz Atatürk'ün etrafınıkuşatmış, soyadı istiyorlar. Mahut gazetenin kurucusu: '-Atam bana birad' ver deyince, Atatürk: '-Sen' der 'KÖPEK' adını al.'-Köpek mi?-Evet.Dalkavukta cevap hazırdır:-Atam, kurtarıcım, senin kapında köpek olmak bile benim için birşeref!...Şimdi bu adamın veledi mahut gazetenin başındadır. Bu veled, Beyoğlunda bir gecede, bir içki masasının başında, bir fahişeninkoynunda üç köyü birden harcar. Para yerine imza bırakır.İmzası Merkez Bankasının çıkardığı bankonotlardan daha muteberdir. Adı güzel, kendi müptezel bir diğer gazetenin bütün sermayesi de çıplak kadın resimleri, Holivut röportajlarıdır. Halkı daha iyi soymak için kahramanlık ticareti de yapar... Mehmetçiğin resimleri, kahramanlık sahneleriyle, fuhuş sahneleri yanyana, iç içedir. Birinin ismi cismine uygundur... Sütun sütun, satır satır, hece heceyepyeni, terütaze yahudilik, dönmelik, bolşeviklik kokar.Yegane itimat ettiğimiz, baş makalelerini seve seve okuduğumuz gazeteyi bile katlayınca gazetesine koyduğu çıplak kadınların ayıp yeri, sürümü arttırmak için neşrettiği hacıların ve Kabe'nin yüzüne kapanır, yamanır. Az kaldı Ankarada Ezrailin ziyaretten unuttuğu hortlağı biz deunutuyorduk... Bu hortlak üç devir yaşamıştır. Üç devrin kiri kat kat üzerindedir. Bu üç devirde herşeyi değişmiş, yalnız ve yalnız mukaddesat düşmanlığı değişmemiştir. Bu ittihat ve terakki artığı (tereddi desek daha iyi) şimdi C.H.P. kalemşorlarının yeni açtığı İnönü meydan muharebesinin başkomutanlığını yapmaktadır. Türk Milleti, kendi öz davalarını Bab-ı adi sekenesinin elinden kurtarmadıkça kurtuluş yolu yoktur. Benim, zavallı yoksul, sabırlı milletim: işte senin okuduğun gazete ve gazetecilerin iç yüzleri... 'Gazete okudum, gazetede gördüm' diye, sen bu pespayelerin yazdıklarına inanıyorsun! Bunlar senin yıllarca imanına, vicdanına hükmettiler. Seni 'Köylü efendimizdir' diye diye boyuna soydular, ne utandılar, ne bıktılar ne doydular... Yıllar ve yıllarca imansızlar saltanatının şakşakçılığını, yardakçılığını yaptılar. Sen Allah'a imanınla birtürlü yaşar, bir türlü konuşurken, bunlar bin türlü konuştular, bin türlüyaşadılar, bin türlü yediler, bin türlü içtiler...
İnkilapçılık perdesialtında akla gelmeyen fenalıkları yaptılar. Yalnız ve yalnız beyaz kadına, sarıaltına iki yüzlü paraya taptılar!...
Bunları alma, satma, okuma okutma!...

Serdengeçti Osman YÜKSEL , 11 / 9 / 1949
--------------------------------------------------------------------ÖTÜKENhttp://www.otuken.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder