17 Ekim 2014 Cuma

İyilik Olsun Diye...

 (Hadiseyi, belgeleri ile bir savcı arkadaşımdan ve hadisenin geçtiği köyün muhtarından dinlemiştim. İlgili olanların çoğu sağ olduğu için yer ve şahıs adları gizlenmiş, ancak  olay aslına uygun olarak nakledilmiştir. Memleketteki manzarayı çok iyi yansıtmaktadır. Belki bazılarının aklını başına getirir.)
          SAVCIDAN DİNLEDİKLERİM      
  Köyün birinde "sefük"(muhakemesi oldukça zayıf) bir kız vardır. Aklı kıt ama oldukça güzel, akça pakça bir kızdı. Gene kendisi kadar olmasa da biraz sefük olan bir oğlanla evlendirilir. Evlenmesine çevrede dindarlığı ile tanınan varlıklı bir adam da yardımcı olur.
          Bu yardımsever hacı, yeni geline her hafta yazma alır, fistan alır, basma alır, bazen de ipekli giyecekler getirir. Zaman zaman da çarşıdan tatlı yiyecekler alıp verir. Yeni gelin hacıya sonsuz güvenmekte, yalnız kaldığı zaman ev işlerinde de yardım etmektedir. Hacının niyeti başkadır, fakat gelin anlamaz. Bir gün evde yalnız kaldıkları zaman geline saldırır. Gelin direnirse de emeline nail olur. Kızı ağlarken gören akrabaları deliye döner, silâhlar patlar. Olay mahkemeye intikal eder. Duruşmada hâkim sorar:
          -Kızım, ölen adamı tanır mısın?
          -Tanırım.
          -Nasıl biri idi?
          -İyi adamdı .Namazlı abdestli. Çok iyiliğini gördüm.
          -Nasıl iyiliklerini gördün?
          -Fistan alır, basma alır, bisküvi gibi tatlılar alır, getirirdi. Çok iyiliğini gördüm.
          -Bunları neden yapardı?
          -İyilik olsun diye.
          -Yaa .Olay nasıl  olduğunu anlatabilir misin, kızım?
          -Anlatayım: Getirdiği fistanları giyerdim. O zaman severdi beni, okşardı."Ne de güzel yakışmış" derdi. Olay günü çarşıdan aldığı şalvarı giymiştim. Evine yardıma gitmiştim. Başka kimse yoktu. Şalvarın yakıştığını söyledi. Baldırlarımı, sırtımı, göğsümü okşamaya başladı.
          -Kızım, karşı koymadın mı? Neden böyle yapıyorsun demedin mi?
          -Yoo. Demedim, iyilik olsun diye yapıyordu.
          -Eee. Devam et hele, sonra neler oldu?
          -Sonra şalvarımı çıkarmaya başladı. Şalvarıma sarıldım, ama baş edemedim. Olanlar oldu.
          -E kızım o zamana kadar adamın ne yapacağını anlayamadın mı?
          -Yoo. İyilik yapıyor sandım.

          MUHTARDAN DİNLEDİKLERİM

          Hadiseden sonra köyün edepsiz delikanlılarından biri kıza göz koyar. İncik alır, boncuk alır, ipekli alır; ama bir türlü yanına yaklaşamaz. Hediyeleri de kabul etmez. Haytanın canına tak demiş ki kızı tenhada kıstırır:
          -Be kaltak! O muşmula suratlı heriften neyim eksik ki bana yüz vermez, hediyelerimi kabul etmezsin?
          -Piç kurusu! Sen itin tekisin. O, abdestli namazlı bir adamdı.Sana güvenilmez.
       
EŞEK DEĞİL YA, LÂFIN GERİSİNİ ANLAR.

Mehmet Özgedik'ten naklen...