20 Mayıs 2019 Pazartesi

Haram Lokma Yedirmedim

Ulu kişilerden İbrahim Ethem, seneler sonra kendi yaptırdığı camide yatsı namazı kılmış, Dışarıda kar var, hava çok soğuk, "Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor...
Bekçi: “Ne yapıyorsun burada” diyor...
İbrahim Ethem: “Müsaade et şurada yatayım, sabah namazından sonra gideceğim” diyor,
Bekçi bacağından tutuyor onu ve “İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi” diyor ve sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura atıyor onu dışarıya...
İbrahim Ethem “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor, kibir olur diye, Çaresiz şehre gidiyor, Her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir ekmek fırını.... Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, Orada çalışan işçi “Geç otur” diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, Okunduktan sonra işçi dönüyor...
“Hoşgeldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne?" diyor
İbrahim Ethem de
“Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak” diyor...
Fırıncı “Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar haram lokma yedirmedim, Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, Ezan okundu, mesaim bitti, Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi kazancıma haram karışmaz” diyor...
İbrahim Ethem “Sen ne güzel adammışsın, Sen Allah’tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu..?” diye soruyor,
“Ben ALLAH’tan ne istediysem verdi, Fakat Allah’tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, Allah’a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster diye, bana onu göstermedi.” diyor...
“O Allah öyle bir Allah ki" diyor İbrahim Ethem Hazretleri “İbrahim Ethem'in bacağından sürükleye sürükleye, kafasını vura vura getirir sana gösterir., sen yeter ki yürekten iste!" diyor.
TC Dönüş Çiçek ve Sahara Gören'e teşekkürler.

2 Mart 2019 Cumartesi

Böyle arayın:

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  İnternette aşağıdaki terimlerle ararsanız Hindistan'ın Türklüğünü kolayca bulursunuz. İngiliz gavuru Türk adlarını bu hale koydu!

25 Şubat 2019 Pazartesi

23 Şubat 2019 Cumartesi

Dünya Dönüyorsa


 Meral Korkmaz
 İsveç

Yıllardır tanışırız arkadaşla fakat hep bir yerlerde tesadüfen karşılaşırız.
Ev ziyaretlerimiz hiç olmadı.
Arada arayıp sormayız birimizi.
Gördüğüme sevindiğim bir tanıdık olarak kaldi kendisi.
Aramızdaki uzun yolculuk mesafesinden kaynaklanmış olmalı bu durum.
Dün yine tesedüfen Türk marketinde karşılaştık .
Görünüşümden rahatsızlığım çok belli olduğundan anlatmak zorunda kaldım durumumu.
Artık kronikleşmiş boyun fıtığı ve romatızma ağrılarımla baş edebilmem için doktorumun merkezi sinir sistemine etki eden bir ilacı reçete ettiğini ve aylardır kullandığım bu ilaçı bırakma evresinde olduğumu
İlaç yoksunluğundan dayanılmaz derecede mide bulantısı,kasılma ve baş dönmesi yaşadığımı.
Ruh haliminse parçalı bulutlu olduğunu.
”Eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar.
Aynı ilacı bende kullandım .gerek alışma evresinde gerek bırakma evresinde bir ay boyunca eşim koltuk değneği gibi beni taşıdı.
Sinir krizleri mi atlatmadım ,bir kaç geceye bir acilde mi sabahlamadım.
Nasıl zor bir süreç çok iyi biliyorum.
Sen maşallah dirençlisin bu halinle ayaktasın” dedi.
Sonra ekledi,
O işin çaresi bende .
O günlerde bitkisel bir çay yolladı annem Türkiye’den .ilacın yoksunluk etkilerini azaltmama yardımcı oldu .
Bir miktarı duruyor hala ve muhakkak gelip almalısın”.
O iş zor ,bu halinmle taa oralara gelemem dedim .
”Benim ehliyetim yok ,çocuğu gün içinde dişciye götürmem gerekiyor.
Şöyle yaparım,eşim yarın sabah işe giderken bırakır”.
Gerek yok falan dedim.Aslında pek de ihtimal vermedim.
Götürüp götüremeyeceğini sormadığı kocasının onca yoldan sabahın köründe çay getirme zahmetinde bulunacağına.
Sabahın köründe çöp arabasının sesine uyandım.
Duvarları tuta tuta dışarı çıkıp biraz temiz hava alayım derken kapının koluna iliştirilmiş poşeti gördüm.
Beyefendi herhalde yakınlarda çalışıyor işe giderken bırakmış olmalı diye düşündüm.
Teşekkür etmek için aradığımda öğrendim ,eşinin işine giden yolun buralardan geçmediğini.
Hatta şehrin bu tarafının evine olduğundan işine daha fazla uzak mesafe olduğunu.
Gidiş geliş neredeyse iki saatini almış olduğunu.
Çayı bırakabilmek için tatlı uykusundan iki saat erken uyanmış beyefendi.
Karısının çektiği ilaç yoksunluğunu hiç tanımadığı başka birinin çekiyor oluşuna gönlü razı gelmemiş.
Karısı, arkdaşı bile sayılmayacak bir tanıdığına çayı götürmesini rica etti diye.
Dünya dönüyorsa işte böylesine sevginin,saygının ne olduğınu bilen güzel insanlar hatrına dönüyor.
Hayat arkadaşlığın aynı çatıyı paylaşmak değil aynı yolda omuz omuza el ele istekle ve sevgiyle yürüyebilmek olduğunu hatırlattığımız için teşekkür ederim . 
Bu dünya güzelse sizin gibi birbirini ve hayatı güzelleştiren insanlar sayesinde güzel.
Hiç tanımadığı biri için sırf karısı istedi diye iki saatlık yolu göze alan beyefendinin ödününde sayğıyla eğiliyorum.
Eşi rica etti diye sabah işe yetişme teşaşı arasında değil iki saatlık yola çay götürmek
mutfaktan bir bardak su verirken bin naz bin laf eden eşleri gördü bu gözler.
Sorsan hepsi aşık hepsi seviyor ve iyi aile babası.
Sevginin emek ve fedakarlık olduğunu bilenlere selam olsun.
Paranın alabildiği şeyleri alarak iyi bir eş olduğunu zannederek ve kendini sevmekle meşğül olanları Allah islah eylesin.