18 Haziran 2009 Perşembe

AZINLIK OLMAK ZAYIFLIK DEGILDIR

Cengiz Ömer
Millet Gazetesi

Adamın birisi Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düsünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini ariyor. "Şimdi başım dertte" diye düşünmüş minik köpek.
Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş; "Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?"
Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanmış. "Tam zamaninda kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş. Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış.. Leopar çok sinirlenmiş ve maymuna "Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım" demiş.
Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş. "Şimdi ne yapacağım" diye düşünürken, kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş; "Bu aptal maymun nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok!"
Bu hikâyeyi paylaşmamın sebebi, azınlık psikolojisinin baskın olarak hâkim olduğu birçok Batı Trakya Türkleri'nin kendilerini zayıf zannedip küçümsememeleri içindir.
Bizim toplumumuza bazı “toplum mühendisleri” tarafından sistemli bir biçimde azınlık olmanın olumsuz ve küçültücü bir şey olduğu empoze edilmeye çalışılıyor. Şöyle ki: “Azınlık olmanın sizlere bir faydası yoktur. Sizler aslında azınlık değilsiniz. Bırakın Batı Trakya Türk Azınlığıyız demeyi. Böyle dediğiniz sürece, bu ülkede sizlere rahat yok. Onun için sizler 'Yunan Müslümanlarıyız' deyin. Bu kimliği benimsemeniz, sizleri çoğunluğun bir parçası yapar. Böylelikle güçlenirsiniz ve “Müslman Yunanlılar” olarak her türlü imkâna sahip olursunuz.”
Değerli soydaşlarım. Sakın bu tür propagandalara kanmayın. Bunların hepsi oyundan ibarettir. Bizleri “Yunan Müslümanlığı” adı altında tamamen Yunanlaştırmayı, yani Ortodoks Yunanları yapmayı hedefliyorlar.
Parmakla sayılacak kadar olsa da, bazı soydaşlarımızın seçim dönemlerinde bu propagandaların kurbanı olduklarını görebiliyoruz. “Nasıl olsa bizler Müslüman Türk Azınlığı olarak zayıfız, tek başımıza bir hiçiz, bu şekilde koca devlete hangi sözümüzü geçirebilir, ne yaptırabiliriz. En akıllısı, yemeğini yediğimiz devletin 'uysal vatandaşları' olarak her denilene boyun eğmektir.”
Kanaatimce, seçim dönemlerinde Yunanlı adaylara giden oylarımızın büyük bir bölümü bu zihniyet yüzünden kaptırılmaktadır. Fakat bu, sakat bir zihniyettir ve sonucu da toplumsal bir felâkettir.
Son seçimler, bu zihniyetin azalma yönünde bir seyir aldığını ortaya koymuştur. Fakat, bu zihniyetin toplumumuzdan tamamen ortadan kaldırılması için daha çok çalışmamız gerekmektedir. Rehavete kapılmamamız gerekmektedir.
Azınlık olmak, zayıflık ve küçültücü bir şey değildir. En azından hikâyedeki kahramanımız kadar akıllı olmayı başarabilirsek, Azınlık olmanın bir avantaj olduğunu görebiliriz. Yeter ki azınlık kavramını olumsuz anlamıyla benimsemeyelim.
Sayıca çok olmanın günümüzde hiçbir avantajı yoktur. Koyun sürüleri de çoktur fakat sadece bir sürüdürler. Çobansız bir işe yaramazlar. Sayıca çok olmak bir şey ifade etmez. Önemli olan, az da olsa nitelikli ve donanımlı olmaktır.
Şu sözü unutmayın: Manevi olarak birbirleriyle dayanışma içerisinde olan ve kendini bilen akıllı on kişi, birbirinden kopuk yaşayan ve kendini bilmez akılsız bir milyon kişiden daha güçlüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder