13 Aralık 2013 Cuma

Yol

ÖĞRENMEK YETMEZ HAYAT AKTARMAK DA GEREKİR

Durdu Güneş

Son yıllarda alışılageldiği üzere kişisel gelişim üzerine(ben kişilikli gelişim diyorum) dersler veriyorum. Bu dersler bazılarında etkili olurken bazılarında hiç etki uyandırmıyor. Esas olan alıcıdaki yetenek ve kararlılıktır.

Bu durum Buda'nın bir hikayesini hatırlatıyor.

Buda’nın yıllarca öğrencisi olan bir adam, hayatında hiçbir değişiklik olmamasından şikâyet eder. Buda’nın aydınlanma üzerine konuşmalarını yıllarca her gün dinlemesine rağmen, hala aydınlanamamıştır. 

Bir akşam cesaretini toplayıp, Buda’ya yaklaşır. “Yüce Bilge” der, “Yıllardır öğretilerini takip ediyorum. Aydınlanmaya giden yolu öğrenmeye çalıştım ama hayatımda hiçbir şekilde değişiklik olmadı.”

Buda sorar, “Peki ne soracaksın?”

“Yıllar boyu birçok insanın seni dinlemeye geldiğini gördüm. Kimi dinlemeye devam etti, kimi bir süre kaldı ve gitti. Rahibeler, fakirler, zenginler, erkekler, kadınlar, çocuklar seni dinledi. Bazıları amaçlarına ulaşmış görünüyordu. İç huzuruna kavuştukları belli oluyordu. Başkalarıyla ilgileniyorlardı, neşeli ve canlıydılar. Ama bu çoğu insan için geçerli değil. Çoğu insan sana geldiği ilk günden pek farklı değil. Hatta bazılarının yaşam koşulları daha kötüye bile gitti. Büyük bir bilgesin. İnsanlarla ilgileniyorsun. Gücünü onlara yardım etmek için niye kullanmıyorsun? Onlara büyük amaca ulaşmaları için niye yardım etmiyorsun?”

“Evin nerede?” diye sorar Buda.

Budanın yüz ifadesi şefkat doluydu ama verdiği yanıt konuyla hiç ilgili görünmüyordu. Adam, Buda’nın soruyu anlamadığını düşündü. Evinin bulunduğu kasabanın ismini söyledi. Ama birkaç yıldır evinden uzakta olduğunu iş aramak için farklı bir kasabada yaşadığını anlattı.

“Peki, evine bazen gidiyor musun?” diye sordu Buda.

“Elimden geldiğince sıkça gidiyorum” dedi adam. “Ailem hâlâ orada yaşıyor. Birlikte büyüdüğüm arkadaşlarım orada. Bir gün evleneceğimizi düşündüğüm kız arkadaşım orada.”

“ Oraya sıkça gittiğine göre yolu çok iyi biliyor olmalısın” dedi Buda.

“Avucumun içi gibi iyi bilirim” dedi genç adam. “Gözüm kapalı bile oraya gidebilirim.”
“Yolu bu kadar iyi biliyorsan, oraya nasıl gidileceğini soran birine yolu net ve doğru biçimde tarif edebilir misin?” diye sordu Buda.

“Bana oraya nasıl gidileceğini soran herkese en iyi tarifi daima veririm” dedi genç adam.

“Peki, sana yolu soran herkesin oraya gittiğini düşünüyor musun?” diye sordu Buda.

“Tabii ki hayır” dedi adam. “Bazıları soruyor ama daha sonra gitmeye zaman bulamıyor. Ya da gitmekten vazgeçiyorlar. Bazıları da daha sonra gideceklerini söylüyor.”

“Peki, gideceklerini söyleyenlerin kaçı kasabaya varıyor?” diye üsteledi Buda.
“Kasabaya giden yol zorlu bir yol. Bazıları yarı yoldan dönüyor. Bazıları epey yol aldıkları halde daha fazla dayanamayıp geri dönüyor. Sadece kasabaya gitmeyi amaç edinenler kasabaya varıyor” diye yanıtladı genç adam.

“O zaman ikimiz de benzer bir deneyim yaşıyoruz” dedi Buda. “İnsanlar bana geliyor. Çünkü yolu çok iyi bildiğimi düşünüyorlar. Onlara yolu anlatmamı istiyorlar. Yolun tanımını dinlemekten keyif alıyorlar. Ama hepsi yola çıkmayı seçmiyor. Ya da yolun tamamını yürümek istemiyor. Bu nedenle de büyük amaca herkes ulaşmıyor. Tıpkı senin gibi, ben de herkese yolu net bir şekilde tanımlıyorum. Ama onları ittirerek ya da sırtımda taşıyarak oraya götüremem. Söyleyebileceğim tek şey, yolu kendim yürüdüğüm için bu yolculukla ilgili deneyimlerimi onlarla paylaşmak. Bu benim deneyimim. Deneyimlerimi seninle de başkalarıyla da zevkle paylaşırım. Ama daha fazlasını yapamam. Sen de amacına ulaşmak istiyorsan, yolda kendin yürümelisin.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder