28 Ocak 2010 Perşembe

ÇOCUKLUĞUMUZDA...

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiçaçmadım.Hatta Babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin birparçası gibiydi, hep evdeydi.Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecekbir yer yoktu ..... En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,zıplaya yürüyerek gelirdik
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlarakoyar oyuna bile dalardık.Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizlebizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.
Susayınca girer evlerine su içerdik.Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.Kısacacıevine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere degönderirdi.Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesindiye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince gerialırdık.Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazlasaçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yineoyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardıalnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlaragirmezdik.Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinincamında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsinder konuşurum.Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaçkuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var,içinde oynayan çocuk yok.Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüksbinalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.. Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız,onlara dede, nene diy ehatırını soran çocuklarımız yok oldu.Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady 'lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp,taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermekters gelir bana.Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne decüzdanıma hitap eder.Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmişinsanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.İyi de neden böyle olduk ? Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi?..'Her toplum hakettiği gibi yönetilir'' derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder