9 Şubat 2015 Pazartesi

KEZBAN

Ah Kezban; SENDEN SONRA ÖYLE orospular TÜREDİ Kİ ..!
 
"Ah ah Kezban, eli dili öpülesi Kezban" belki de şimdi yaşamıyorsun. 
Keşke yaşasaydın da görseydin, gerçek orospunun kim olduğunu!
Bu hikâye Malatya da geçer. Bu, bir tercüman eşliğinde eğlenmek için geneleve gelen iki Amerikalı coni ile genelevde çalışan Kezban'ın hikayesidir! !
 
Menderes'in Türkiye'yi 'küçük Amerika' yapmaya çalıştığı günlerde, yani 1955-1960'lı yıllarda yaşanmış gerçek bir hayat hikâyesidir .. .
 
Malatya'nın en canlı sokaklarından biri de, genelev sokağıdır ...
Gündüz Cumhuriyet Bayramı kutlanmıştı ..
Gece saat 12'ye yaklaştığı sırada içeriye ağızlarında pipo, sarı saçlı, uzun boylu iki kişi ile beraber, şık giyinmiş şişman bir adam girdi.
Bu iki yabancı, 'uzman' sıfatıyla bir dost memleketten getirilmişlerdi. .. Bir yıldır yakındaki 15,000 nüfuslu bir Anadolu kasabasındaydılar. Kaymakam kasabada böyle bir şey olamayacağını, arzu ederlerse falanca yerdeki 'Türk pavyon'una gitmelerini tavsiye etmişti ...
Bunun üzerine iki genç, tercümanlarını da yanlarına alarak önce Malatya'ya, sonra da faytoncunun rehberliğinde buraya gelmişlerdi .. .
Yani Malatya genelevine! ..
Ilk dakikalarda yadırgadıkları bu yer, gitgide hoşlarına gitmişti.
Akşamdan beri 25 müşteri savmış olan Kezban, gramofona oynak bir plak koymuş, kırmızı mayosunun içinde dönüp duruyordu ... Yabancılar Kezban'ı seyretmeye başladılar.Sonunda Kezban'ı işaret ederek, tercümanlarına bir şeyler dediler ...
Tercüman caca kadın'a;
- Mösyöler bayani istiyor ..
Tercümanı duyan Kezban adamlara şöyle bir baktı ...
Sonra;
- Müthiş yorgunum anne. Mazur görsünler!
Cevap tercüme edilince, yabancılardan uzun boylusu sertleşen sesi ile;
- Ne demek?! Böyle yerlerde müşteri reddedilmez! diye diklendi ...
Kezban hiddetlenerek;
- Yorgunum efendim! .. Lâftan anlamaz mısınız siz!?
Tercüman;
- Bu mösyölerin kim olduğunu bilmiyorsun galiba?! Hem bir orospu müşterisinin arzusunu yerine getirmeye mecburdur! Kezban;
- Ben orospuyum! Ama bu mösyöler kim olursa olsunlar, arzularını yerine getirmeyeceğim!
Diğer kadınlar şaşkın şaşkın ona bakmaktaydılar. .. Kezban'ı o güne kadar hep para canlısı olarak düşünmüşlerdi! ...
Tercüman, yediği hakareti hazmedememişti;
- Senin gibilerinin hakkından polis gelir!
- Buyrun efendim, polis iki adımlık yerde!
Şişman tercüman dışarı çıktı. Biraz sonra yaşlıca bir polisle içeri girdi ...
Ecnebilere karşı daima nazik olmayı, onlara kolaylık göstermeyi vazifesinin mühim bir düsturu sayan polis, Kezban'a;
- Mösyöler seni çiftetelli oynarken bulmuşlar ... Demek ki yorgunluk bahane ... Şu halde sebep ne Kezban?
- Sadece istemiyorum.
- Fakat vazifeni unutuyorsun. Sonra senin için fena olur!
Genelevin dilberi Kezban, adeta deliye döndü;
- Bana hiç bir şey olmaz, polis bey! .. Ben gavurlara orospuluk yapmam polis bey! .. Beni nihayet buradan başka bir yere sürebilirsiniz. ..
Fakat sürüleceğim yer gene Türk ili değil mi?
Herkes susuyor, iki yabancı alık alık bakıyordu ... Kezban ise yumruklarını sallayarak söyleniyordu;
- Ben gavur orospusu değilim, polis bey! ... Ben Türk orospusuyum!
Diğer kadınlar başlarını önlerine eğmişlerdi ...
Yaşlı polis ise gözlerindeki ıslaklığı göstermemek için ağır ağır bahçeye çıkarken, Kezban hâlâ bağırıyordu;
- Ben gavurun altına yatmam, polis bey! .. Ben Türklerin orospusuyum! .. Gâvurun değil!
Kaderin sillesini yemiş vesikalı Kezban'ın, cılız öpülesi elleriyle ülkemizi işgal eden gâvurlara attığı yaman tokadın hikâyesi bu!
İşte böyle! ..
Bir kaç dolar kazanabilmek için, yabancıların önünde eğilen bütün politikacılarımıza ...
Iş adamlarımıza .. . Bürokratlarımıza. .. Medya mensuplarına...
Ve keşke İngilizlerin idaresinde olsaydık diyebilen o çok Namuslu (!) Hanım kızlarımıza ...
 
Velhâsıl, kadın-erkek bütün vesikasız orospularımıza ithaf olunur! ..
 

Ve o şişman tercümanın adı neydi biliyor musunuz?
TURGUT ÖZAL! ..
 

Doç. Dr Mehmet KAYA
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
VETERİNER FAKÜLTESİ
Fizyoloji ABD
55.139 - Kurupelit / SAMSUN / TÜRKİYE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder