21 Kasım 2014 Cuma

40 ŞAHİT


Kadı Efendi’nin biri 40 altın rüşvet istemeye racon keser, usulünce verir mesajını davacıya:

-"Oğlum 40 şahit gerek sana!"

Davacı da o yolun yolcusu, yol-yordam bilir yani. Kırk dilimden oluşan bir tepsi baklava yaptırır, her dilimin altına bir altın koyar ve getirir mahkemeye. Mübaşir de uyanık, keser önünü:

-"Nereye? Bu nedir?"

-"Kadı Efendi’nin ağzı tatlansın diye getirdim, müsaade et, içeri götüreyim..."

-"Kadı Efendi meşgul şimdi, sen ver bana, ben sonra teslim ederim."

Davacı gider, mübaşir bir dilim yemek ister, bakar altında bir altın, onu alır, bir dilim, bir dilim daha, dört tane götürür... Tepsiyi şöyle bir sallar boşlukları doldurur, Kadı’ya götürüp teslim eder.

Duruşma günü gelir. Kadı der ki davacıya:

-"Evladım dört şahit noksan, onlar nerede?"

Mübaşir bakar ki foyası çıkacak, hemen atılır:

-"Kadı Efendi, şahitlerin dördü çok yaşlı ve hasta idi yukarıya sizin yanınıza çıkmaya zorlanıyorlardı, onların ifadesini ben aldım aşağıda."

-Haa tamam o zaman, der Kadı ve iş tatlıya bağlanır.

....

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/hayganus-guzinin-altinlari-31876yy.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder