1 Mart 2011 Salı

Değişik bir eğitim modeli!

Finlandiyalı öğrencilerin başarısı son bir kaç yıldır çeşitli ülkelerde araştırma konusu...
Finlandiyalı çocuklar niçin bu kadar zeki?
Uluslararası testlerde Finlandiyalı çocuklar dünyadaki yaşıtlarından belirgin şekilde daha üstün sonuçlar aldılar. Amerikalı eğitimciler şimdi bunun nedenlerini araştırıyor.
Finlandiya'daki liseli çocuklar ev ödevlerini yapmak için günde en fazla yarım saat harcıyorlar. Okul üniforması giymiyorlar. Finlandiya'daki liselerde çalıp duran ziller veya üstün zekalılar için özel sınıflar da bulunmuyor. Çok az miktarda standart sınavlar var, Finlandiyalı anababalar çocuklarının üniversiteye girişleri konusunda büyük endişeler taşımıyorlar. Hatta Finlandiya'daki çocuklar 7 yaşına kadar okula başlamıyorlar da...

Ama uluslararası ölçülere vurulduğunda Finlandiyalı ergen gençler dünyadaki en zeki çocuklar. 57 ülkeyi içine alan testlerde 15 yaşındaki Finlandiyalıların en üst dereceleri paylaştı. ABD'deki eğitim sisteminde bir sürü ev ödevi, standart test ve kurallar olmasına rağmen Amerikalı çocuklar C klasmanında yer aldılar.

Finlandiyalı gençler de Amerikalı yaşıtları kadar internet bağımlısı. Alaycı konuşmayı seviyorlar rap ve heavy metal dinliyorlar. Ama konu matematik, fen bilgisi veya dilbilgisi olunca 15 yaşındaki Finlandiyalı çocuklar dünyadaki diğer arkadaşlarına fark atıyorlar.

Finlandiyalı işçilerin dünyanın en verimli çalışan işçileri olmasının ardında yatan nedenler de buralarda bir yerlerde.

ÖĞRENCİLERİN PARLAK BAŞARISI


Toplumsal ve ekonomik trendleri izleyen OECD tarafından sponsorluğu yapılan bir çalışmada Finli gençler gösterdikleri yüksek performansla bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başardılar. Söz konusu testler yalnızca çoktan seçmeli sorulardan oluşmuyordu.

Sözgelişi "grafitinin sanatsal değerini tartışın" gibi kompozisyon sorularıyla öğrencilerin dil, okuduğunu anlama ve yazılı ifade gibi alanlardaki becerileri de değerlendirmeye alındı.

Finlandiyalı öğrencilerin bu başarısı aslında son bir kaç yıldır çeşitli ülkelerde araştırma konusu olmuştu. ABD Eğitim Bakanlığı bile bu başarının nedenlerini araştıran çalışmalara girişti. Buldukları neden görünüşte oldukça basit olmakla birlikte, sağlanması hiç de kolay olmayan bir duruma işaret ediyordu: İyi eğitimli öğretmenler ve sorumluluk sahibi öğrenciler.

Daha çok küçük yaşlardan itibaren Finlandiyalı çocuklar kendilerini sürekli kontrol eden bir yetişkin olmaksızın eğitim ve oyunlarına devam edebilmeyi öğreniyorlar. Öğretmenler ise öğrencilerine en iyi uyacak ders programlarını yaratmakta becerikliler.

Ziyaretçiler ve stajyer öğretmenler, Jyväskylä'daki Norssi Okulunun dersliklerine bakan bir balkondan öğrenci dersliklerini izleyebiliyorlar. Gördükleri manzara ise son derece rahat ve 'temel etmenlerin öne çıkarıldığı' bir eğitim manzarası. Model bir kampüs durumundaki bu okulun herhangi bir spor takımı yok, bandosu veya müzik grubu da yok. Mezuniyet balosu gibi etkinlikler de düzenlenmiyor.

15 yaşındaki Fanny Salo, Norssi'nin zeki öğrencilerinden biri. Genç kız dergilerini okumayı, "Desperate Housewives" seyretmeyi veya arkadaşlarıyla birlikte mağazaları gezip elbiselere bakmayı çok seviyor. Fanny, hiç de ekstra efor harcamadan bütün sınavlardan A alıyor. Bazen kendisi kadar hızlı gelemeyen sınıf arkadaşlarına derslerinde yardımcı oluyor bazen de sınıfın geri kalanı ona yetişmeye çalışırken "Sınıfta herkes çalışırken oturup dinlenmek de eğlenceli olabiliyor" diyor.

Finlandiyalı eğitimcilerin fikrine göre, yetenekli çocukları daha da yüksek performans göstermeleri için teşvik etmektense, zayıf ve geride kalan öğrencilere daha çok eğilmek, toplamda çok daha iyi sonuçlar veriyor. Buradaki ana fikir, daha zeki konumdaki çocukların, kendi gelişimlerini engellemeden, kendilerinden daha geri konumdaki arkadaşlarına yardımcı olacağı ilkesi üzerine kurulmuş. Eğitimde 'rekabet' anlayışı Finlandiya'da pek rağbet görmüyor anlaşıldığı kadarıyla.

Öğleden sonraki fizik dersi başladığında sınıf birden ciddi bir sesizliğe gömülüyor. Öğretmenler ve öğrenciler birbirlerine isimleriyle hitap etmekte. Sınıftaki tek kural ise: Derste cep telefonu ve ipod kullanılmayacak ve şapka takılmayacak.

Fanny'nin en isyankar sınıf arkadaşı ise sarı saçlarını siyaha boyayan ve pembe spor ayakkabıları giyen bir tip. Havanın yaz aylarında bile genellikle serin geçtiği bu ülkede normalde öğrenciler kalın botlar giyiyor. Güneşin pek de cömert davranmadığı ülkede cildi daha koyu gösterecek losyonlar oldukça yaygın. Cevabını herkesin bildiği basit bir soruyu Finlandiyalı bir gence sorduğunuzda size "KVG" diyecektir. Bu kelime "Bu sorunun cevabını Google'da arasana, aptal!" cümlesinin Fince yazılışının kısaltması oluyor.

EĞİTİM CİDDİ İŞTİR, ÖĞRETMEN UZMAN OLMALI

Norssi okulu adeta bir eğitim hastanesi gibi çalışmakta: Her yıl 800 stajyer öğretmen bu okula geliyor. Üniversiteden yeni mezun öğretmenler çocuklarla birlikte çalışmalara katılırken, kıdemli öğretmenler de her an onlara yardımcı oluyor. Öğretmenlerin master derecesi olması şart! Öğretmenlik Finlandiya'da çok ciddiye alınan saygın bir meslek: Tek bir açık pozisyon için 40 başvuru olabiliyor. Finlandiya'daki öğretmen maaşlarının Amerika'daki öğretmen maaşlarına yakın olduğunu fakat Finli öğretmenlerin çok daha özgür olduklarını belirtmekte yarar var.

Finlandiyalı öğretmenler dersler için istedikleri yardımcı kitapları seçmekte ve ders programını diledikleri gibi oluşturmakta özgürler. Ulusal müfredata uyum tabii ki söz konusu. Ancak diğer ülkerlerdeki eğitim sistemini standart tipte üretim yapan bir "fabrikaya" benzetecek olursak, Finlandiya'daki öğretmenleri bir tür 'serbest girşimci' olarak tanımlamak yanlış olmaz.

FİNLANDİYA DA FARKLI OLAN NEDİR?

Finlilerin okumaya duydukları derin 'aşk'ın Finlandiya'daki eğitim sisteminin başarısına yaptığı katkı tartışılmaz. Finlandiya'da doğan her çocuğa devlet tarafından verilen hediye paketinin içinde mutlaka resimli bir kitap yer alıyor.

Pek çok kütüphane ise alışveriş merkezlerinin hemen yanına yerleşik durumda. Şehrin banliyölerine günlük olarak seferler yapan 'kütüphane otobüslerini' de unutmamak gerek.

Fince, diğer hiç bir dile benzemiyor. İngilizce basılmış bir kitabın Finceye çevirisi çokça bir zaman sonra yapıldığı için, söz gelişi Fin çocuklar Harry Potter kitabını İngilizce okumak için büyük gayret gösterdiler çünkü Fince basım Harry Potter piyasaya çıktığında kitabın sonunu öğrenmiş olmaktan korkuyorlardı. Filmler ve televizyon dizilerinin bir kısmı dublajlı bir kısmı ise Fince altyazılı gösteriliyor.

Kasım 2007'de İskandinav eğitimcilerin faaliyetlerinde teknolojiyi nasıl kullandıklarını incelemek için Finlandiya'ya gelen bir Amerikan heyeti; Finlandiyalı öğretmenlerin beyaz tahta ve marker yerine kara tahta ve tebeşir kullandıklarını, sınıflarda PowerPoint sunumları yerine tepegöz ve projektörlerin kullanıldığını görünce büyük bir şaşkınlığa düştü.


19 yaşındaki Finli öğrenci Elina Lamponen, öğrenci değişimi için gittiği Michigan'daki Colon Lisesinde geçen bir yılını tuhaf anılarla hatırlıyor: "Öğretmen öğrencilere ödevlerini yapıp yamadıklarını sorduğunda öğrenciler 'Ne ödevi ya? Asıl sen ne yaptın dün akşam?' gibi cevaplar veriyorlardı. Tarih dersinin sınavları bile çoktan seçmeliydi. Sınıf projeleri bile o kadar basit konulardan seçiliyordu ki, Finlandiya'ya döndükten sonra aynı sınıfı bir daha tekrarlamak zorunda kaldım."

Finlandiya eğitim sistemi basit esaslara dayanıyor olsa da bunun bir benzerini Amerika'da yaratmak çok güç. Finlandiya toplumu çok daha homojen bir yapıda. Üstelik de Finlandiya bütçesinin eğitime ayrılan kısmı çok daha yüksek. Finandiyalı çocukların okula devamlılığını sağlayan çok sayıda sosyal yardım imkanı da bulunuyor ki bunların benzerleri Amerika'da yok.

Finli öğrencilerin üniversiteye girme konusunda duydukları kaygı ve stres diğer ülkelerdeki gençlere kıyasla çok düşük düzeylerde. Bu da 'rekabet unsurunun' bir stres faktörü olarak ön plana çıkmasını engelliyor.

Finlandiyalılar yüksek yaşam standartlarına sahip olsalar da, yükselen global ekonomi içinde geri planda kalmaktan korkuyorlar. Nokia gibi elektronik ve telekomünikasyon şirketleri, orman ürünleri ve madencilikle ilgili sektörlerde Finliler rekabet güçlerinin yüksek olduğunu düşünmekteler.

Globalleşen dünyada 'insan kaynaklarının' kalitesi de giderek önem kazanıyor hiç kuşkusuz.

Sayın Erdal Açıkses'e teşekkürl

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder